Terapi Almak ve Terapistin Önemi
‘’Eğer bir bireyi anlamak istiyorsam, ortalama insan hakkındaki tüm bilimsel bilgileri bir yana atıp, tüm teorileri göz ardı ederek tümüyle yeni ve önyargısız bir tavır benimsemek zorundayım.’’ Carl Gustav JUNG
İnsanlar mideleri ağrıdığında dâhiliye, beli ağrıdığında beyin cerrahı, cilt sorunları
olduğunda dermatolog, diş hastalıklarında diş doktoruna giderler. Her bir organın hastalığına iyi gelecek, o konuda uzmanlaşmış doktoru vardır. Ağrının olması, randevu almak, doktora gitmek hiçbir insan tarafından sorgulanmaz. Midesinin ya da başının ağrıması bir utanç sebebi değil, neden ağrıdığının bulunması gereken bir merak sebebidir. Bir an önce doğru tedavi yönteminin bulunarak, gerekirse ilaçlarla ağrısının dindirilmesini isterler.
Peki, insanların ruhları ağrıdığında, hastalandığında bunun için uzmana başvurmak, randevu almak niye bu kadar zor gelir? Oysa midenin, başının, dişinin ağrıması kadar ruhunun acı çekmesi, bir sorunla başa çıkamayıp hastalanması normal değil midir? …İnsanları korkutan şey nedir? Bir başkası tarafından yargılanmak, suçlanmak, etiketlenmek, bunlar insanlara korkutucu geliyor. Çünkü bizim toplumumuzda psikoloğa gitmek, psikiyatrist yardımı almak ‘’sen deli misin? ‘’ ifadesi ile karşı karşıya bırakıyor insanları.
En eski, ilkel halde yaşadığımız çağlarda insanoğlu başa çıkamadığı bir durumla karşılaştığında kabile reisine danışır, onun verdiği akılla hareket edermiş. Ataerkil ve anaerkil toplumlarda da sorunları çözen, küsleri barıştıran, kişilerin toplum düzenine ayak uydurmasını sağlayan bir kadın ya da erkek önder olmuş. Daha da ilkel yıllarda insanlar çaresizliğinde falcılara, büyücülere koşarmış. Bakın bilmek, anlatmak ve huzur bulmak ihtiyacımız aslında, o dönemlere kadar gidiyor. İnsanlar ruhları yorgun düştüğünde, düşünmekten bunaldıklarında hep bir yardım alma ihtiyacı duymuş. O dönemden bu döneme her şey çok daha profesyonel hale geldi. Ama insanlar halen terapi yardımı almaktansa komşuya anlatma, arkadaşa sorma, aynı olayı yaşayan başka kişiden öneri alma, kimseye anlatmayıp kendi kendine çözüm bulmaya çalışma gibi yolları seçiyor. Bunun sebepleri ne olabilir? Terapiden bu kadar korkutan şey nedir acaba insanları?
Anlatmaya ve huzur bulmaya bu kadar ihtiyacı olmasına karşın, insanları terapiden uzaklaştıran en büyük engel, duymak istediklerinin dışında şeyler duymaları sanırım. Komşuya, arkadaşa derdinizi anlattığınızda size duymak istediklerinizi söyler. Yaşanılan olaya sizin tarafınızdan yani taraflı olarak bakar. Arkadaşlık, komşuluk ilişkilerinden ve hislerinden uzaklaşarak olayınıza objektif bakabilmeleri çok zordur. Olayda sorgulamanız gereken açıları bir uzman gözü ile görmesi nerdeyse imkânsızdır. Uzmanın bakışını değiştiren en önemli unsurlardan biri de sizinle ikili herhangi bir ilişki formatının olmamasıdır.
Terapide kurulan ilişki formatı profesyonel kaynaklardan beslenir. Uzman ve danışan, terapist ve hasta, görüşen ve görüşülen gibi adlarla tanımlanan; güven bağı kurulmuş, resmiyetle örülü bir samimi ilişkidir bahsedilen. Terapi için terapi odasına girdiğinizde karşınızdaki uzmanın tek bir hedefi vardır, yargılamadan, suçlamadan, sorgulamadan sadece sizi dinlemek ve anlamaya çalışmak. Onun size yaranmaya çalışma, sizi pohpohlama, sürekli duymak istediklerinizi söyleyerek sizi aldatma, haklı/haksız gibi bir arayışa girme, sizi kendi istediği şekilde yönlendirme gibi bir kaygısı ya da istekleri olmaz.
Sizin terapiye getirdiğiniz konu üzerinde odaklanır ve onun merkezi siz ve sizden gelen canınızı acıtan yaşam hikâyenizdir. Siz anlatarak yeniden yaşadıkça oda sizinle birlikte hikâyenizin içine girer. Kahramanı sizin olduğunuz hikâyede aldığı rol sadece yardımcı oyuncu rolüdür, daha fazlası değil. Terapi almak başka bir gözün sizi görmesi, hayatınıza bu güne kadar hiç bakamadığınız, bakmadığınız, açmadığınız bir pencereden hayatınıza bakmanızda yardımcı olur. Aklınıza hiç gelmemiş bir çerçeveden hayatınızı yeniden değerlendirmenizi sağlar. Terapiden korkmayın.