Tabiattaki binlerce yıllık şifa iksirleri
Kullanımı milattan önceye kadar dayanan yaban mersini ve dağ çileği, bünyesinde barındırdığı antioksidan özelliği ile hem güzelleştiriyor, hem bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hem de lezzeti ile damaklarda lezzet bırakıyor
Doğal antidepresan meyvesi olarak bilinen yaban mersini ve çocuk felci, ağız ve deri yaralarını oluşturan bazı virüsler için öldürücü etkisi ile tanınan dağ çileği mevsimi başladı.
Muğla’nın birçok bölgesinde yetişen dağ çileği ve yaban mersini, özellikle kırsal kesimdeki vatandaşlar tarafından hem yüksek besin değeri, hem de şifa niyetine toplanıyor. Doğal ortamda yetişen her iki ürün içerdiği zengin vitamin nedeniyle fazla tüketimi konusunda uzmanlar uyarıda bulundu.
Tazesi de kurusu da şifalı
‘Antidepresan meyvesi’ olarak bilinen yaban mersini hem kuru, hem de yaş olarak tüketilebiliyor. Kurusu doğal antibiyotik özelliği ile dikkat çekerken, kuru yaban mersininin 1 çorba kaşığının kalori değeri 22 kalori olurken, düzenli yaban mersini tüketenlerin tüketmeyenlere göre daha düzenli kan şekerine sahip oldukları açıklandı. İdrar yolları iltihaplanmasına sebep olan bakterinin vücuttan atılmasında etkin rol oynayan yaban mersini, göz sağlığını ve görme kalitesini koruyor. Yaban mersini kurusu düzenli tüketildiğinde, içeriğindeki yoğun C vitamini ile kolon, rahim ve karaciğer kanserine yakalanma riskini azaltır.
Ciltteki sivilcelerin düşmanı
Dağ çileğinin en önemli özelliği ise ciltteki sivilce ve aknelere iyi gelmesi. Bunun yanında idrar söktürücü, romatizma ağrılarını azaltıcı etkisi bulunuyor. Sinirleri kuvvetlendirip, bağırsak kurtlarını döküp, ateş düşürürken, antioksidan özellikleri sayesinde dağ çileği gripten kansere kadar birçok hastalığa yakalanma riskimizi azaltıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Kan dolaşımının sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlayan dağ çileği, bu sayede damar tıkanıklığı, kalp krizi gibi birçok kalp ve damar hastalığından da vücudu koruyor.
“Dağ çileği ve yaban mersini bağışıklık sistemini geliştirir”
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Azerbaycanlı Prof. Dr. Ramazan Mamadov, Türkiye’nin ikliminden kaynaklı bir bitki cenneti olduğunu açıkladı. Prof. Dr. Mamadov, “Burada 12 binin üzerinde bitki çeşidi var. Bunların da yüzde 33’ü endemik bitkilerdir. Bu bitkiler milattan önce insanlar tarafından hem yiyecek olarak, hem de ilaç olarak kullanılmış. Günümüzde de halen insanlarımız bu bitkileri kullanarak faydalanıyorlar. Yaban mersinini öz suyunu hazırlayarak pişirerek şıra halinde içebilirler. Yaprakların çiçeklerine ve meyvelerine kadar her bir organı çok çok faydalıdır. İçeriğinde bol miktarda flavonoidler, fenolik bileşenler, özellikle de fenolik asitler ve pektin bileşenleri var. Bunlar yaban mersinine ait bileşenler. Yaban mersini bunlardan dolayı yüksek antioksidan taşır. Vücudumuzda serbest metabolizmamızda oluşmuş olan bize zarar verebilecek serbest radikalleri bertaraf eder. Bunlar antioksidan bileşenler. Bağışıklık ile ilgili çok büyük ilgisi var. Öncelikle kan damarlarını genişletir ve kanın hareketini hızlandırır. Çünkü yapısında C vitamini de var. Bu bitkilerin hem yaban mersininin hem de dağ çileğinin yapısında tanen denen bileşenler var. Tanenler kan damarlarını, aynı zamanda hem buruşturabilir, bu yaban mersininde daha az. Ama dağ çileği kan kaybı zamanında faydalı olabilir. Aynı zamanda C vitamini deposu. Dağ çileğinin yaban mersininden farklı tarafı cilde daha çok faydalı olması. Cilde zarar veren ultraviyole ışınlardan korur” dedi.
Fazlası zarar
Prof. Dr. Ramazan Mamadov, her yiyeceğin fazlasının zararı bulunduğunu söylerken, dağ çileği ve yaban mersininin de fazlasının zararlı olabileceğini belirtirken, özellikle dağ çileğinin cilde fazla sürülmesi durumunda alerji yapabileceğini ifade etti.
Kaynak: İHA