Son Dakika

Sağlık Hukuku ve Yükümlülükler

SAĞLIK HUKUKU VE YÜKÜMLÜLÜKLER

 

Hekimler, tıbbi müdahale esansında kurallara aykırı davranır ve gerekli dikkat, özeni göstermezlerse ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulurlar.

Hekimle hasta arasında özel tedavi sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğuna ilave olarak haksız fiil sorumluluğu ve vekaletsiz iş görmeden dolayı sorumluluğu da doğabilmektedir.

 

Sorumluluk yönünden hekimin özen yükümlülüğünü yerine getirmesi ve bunun ispatı önem arz etmektedir.

 

Tıbbi malpraktis yasal ve etik boyutları ile kapsamlı konulardandır ve mevcut durumların çok yönlü değerlendirilmesi gerekmektedir.

 

Hekim hasta ilişkisi birçok faktörden etkilenen bir ilişkidir ve günlük etkileşimlerden  farklıdır. Hekim tedavinin nasıl olması gerektiğinin yanı sıra hastasını  anlamaya yönelik yaklaşımları kullanarak, bilgiyi doğru şekilde aktarabilmelidir.  Hekim hasta görüşmesinin iyi yapılması; daha fazla hasta memnuniyeti, yapılan tedaviden olumlu sonuç alma, semptomların düzelmesi, sağlık sonuçlarında iyileşme, malpraktis riskinde azalma ve yaşam kalitesinde artma gibi birçok olumlu sonucu beraberinde getirmektedir.

 

TAZMİNAT DAVALARI

 

Yalnızca cerrahi müdahaleler değil, yanlış ilaç tedavisi ve tedavinin uygulanmasındaki yanlışlıklar nedeniyle de hekimin sorumluluğu doğabilmektedir.

Hekimlere karşı dava açılması olağan bir durum haline gelmiştir. Hastalar olumsuz bir sonuçla karşılaştıklarında, kusur yönünden araştırma dahi yapmadan  dava açma yoluna gitmektedirler. Oldukça risk taşıyan savcılık şikayeti yoluna ,maddi ve manevi tazminat davası yoluna , İdari şikâyet yoluna başvurabilirler.

 

Olayın özelliklerine göre maddi tazminat adı altında, hasta veya yakınları tıbbi hata sebebi ile yaptığı ve yapacağı tüm harcamaları, destekten yoksun kalma tazminatı, bakıcı giderlerini talep edebilecektir. Hasta veya yakınları çektiği elem acı ve ızdırap nedeniyle manevi tazminat talep edebilecektir.

 

Tıbbi müdahale devlet hastanesinde yapılmış ise dava, Sağlık Bakanlığı aleyhine idare mahkemesinde açılmalıdır.  Devlet hastanesi değil ise genel mahkemelerde dava açılmalıdır. Davanın hekim aleyhine değil de ilgili kurum hasım gösterilerek açılmalıdır.

Yargılama sürecinde hekim kusurunun olup olmadığı araştırılarak bir karara varılmaktadır. Bu meyanda birden fazla bilirkişi raporunun hazırlanması gerekebilmektedir. Davaların sonuçlanması uzun sürmekte 3 yılı aşabilmektedir.

 

 

CEZAİ SORUMULUKLAR

Hekimin tazminat sorumluluğunun yanı sıra cezai sorumluluğu da söz konusudur.  tıbbi müdahale sonucu genel itibari ile hastada yaralanma, ölüm, organ kayıpları olabilmektedir. Cezai anlamda TCK 89 md.  “Taksirle Yaralama Suçu” veya TCK 85 md. “Taksirle Öldürme suçu” hükümleri uyarınca yargılanmaktadır.

 

KOMPLİKASYON NEDİR VE HUKUKİ YÖNDEN ETKİSİ NEDİR?

 

Hekim veya tedaviyi uygulayan tarafından gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olsa dahi bazı istenmeyen durumlar kaçınılmaz olabilmektedir ve yaşanması büyük risk olarak görülmektedir. Tüm önlemler alınmasına rağmen oluşan bu olumsuz duruma Komplikasyon denilmektedir ve bu durumlarda hekimin veya tedaviyi uygulayanın sorumluluğuna gidilememektedir.

 

De Tedavinin yapılması yeterli derece hasta yararına ise komplikasyon riskinin olması tedavinin yapılmasına engel değildir. Ancak burada hastanın bilgilen dirilmiş olması ve yazılı onayının alınmış olması şarttır.

 

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Esas No: 2004/12088 Karar No: 2005/1728 07.02.2005 Tarihli Kararında;

“…doktorun meslek alanı içerisinde olan tüm kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastasının zarar görmemesi için, mesleki bütün şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlar da, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmak ve en emin yol seçilmelidir. Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir iş gören doktor olan vekilden, tedavinin tüm aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1 maddesi hükmü uyarınca, vekâleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.”

 

Uygulanan tedavi nedeniyle oluşan zararların giderilmesi için yasal yollara başvurmadan önce, meydana gelen zararın uygulanan tıbbi müdahaleye ilişkin komplikasyon olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Zira hem hasta hem de hekim yönünden yorucu ve beyhude bir çabadan öteye geçemeyecektir.

 

 

Av. Doğhan DOĞAN

 

Bir yanıt yazın