MİYOFASİYAL AĞRI SENDROMUNA DİKKAT!
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doçent Doktor Yeşim Çimen, miyofasiyal ağrı sendromunun özellikle 20-50 yaş arası kesimi ve masa başı çalışanları etkilediğini belirterek, hastalığın ağrı kesicilerle geçiştirilemeyeceğini ve mutlaka tedavi gerektirdiğini söyledi.
Acıbadem Ankara Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doçent Doktor Yeşim Çimen, halk arasında “kulunç” olarak bilinen “Miyofasiyal ağrı sendromu” ile ilgili önemli bilgiler verdi. Doç. Dr. Yeşim Çimen, miyofasiyal yani bölgesel ağrı sendromunu “Kasları ve bu kasları saran bağ dokuyu (fasya) etkileyen bir hastalıktır. Hastalıkta kasların içinde dokunmakla sert, ağrılı ve ağrı yayılımı gösteren ‘tetik noktalar’ (kulunçlar) bulunmaktadır. Bu tetik noktaların damarları etkilemek suretiyle kasların beslenmesini ve oksijen alımını bozarak ağrıya neden olduğu düşünülmektedir” ifadesiyle anlattı. Ağrının çok şiddetli boyutlara ulaşabildiğini ve dolayısıyla kişinin fonksiyonel durumunu etkilediğini vurgulayan Doç. Dr. Yeşim Çimen, “Hastalık hem yaşam kalitesini bozar hem de iş gücü kaybına yol açar. Üstelik bel veya boyun fıtığı ile siyatik gibi başka hastalıklarla karıştırılabilir ki bu da esas hastalığın gözden kaçmasına yol açar. Hasta güçlü ağrı kesiciler kullansa bile, ilaç etkisi geçtiğinde ağrıları tekrar başlar. Bu yüzden ağrı kesicilerle geçiştirilmemeli, hekim muayenesi yapılıp tanı konmalı ve uygun tedavi seçeneklerinden faydalanılmalıdır” diye konuştu.
Bu etkenler riski artırıyor!
Hastalığın akut ve kronik olmak üzere iki şekilde görülebildiğini belirten Doç. Dr. Yeşim Çimen “Akut form sıklıkla kendiliğinden veya basit tedavilerden sonra düzelirken kronik formda tedaviye rağmen semptomlar 6 ay veya daha uzun sürebilir” dedi. Hastalığın nedenlerine ve risk faktörlerine değinen Doç. Dr. Çimen “Tekrarlayan travmalar, duruş ve oturuş bozuklukları, uzun süreli aynı pozisyonda kalma, yanlış hareket, aşırı kas zorlamaları, skolyoz ve bacak kısalıkları gibi vücut biyomekaniğinin bozulduğu durumlar, kasların soğuğa maruziyeti (klima altında oturma gibi) olabileceği gibi psikososyal değişkenler ve çevresel stres de en önemli faktörler arasındadır. Genellikle 20-50 yaş grubunda, masa başı çalışanlarda, aynı pozisyonda uzun süreli çalışanlarda (diş hekimleri, aşçılar, el sanatları ile uğraşanlar ve kuaförler gibi), uzun yol şoförlerinde daha sık görülmektedir. Ayrıca hipotiroidi, menopoza bağlı hormonal değişiklikler ve D vitamini eksikliğinin de risk faktörleri arasında olduğu düşünülmektedir“ diye konuştu.
“Bu egzersizleri ihmal etmeyin”
Hastalığın günlük yaşamı etkilemesi halinde fizik tedavi uzman hekimine görünmekte fayda olduğunu dile getiren Doç. Dr. Yeşim Çimen “Hastalığın oluşmaması için uzun süreli sabit pozisyonda kalınmaması, masa başında çalışırken belin yastıkla desteklenmesi, kalça ve dizin aynı düzlemde olması için gerekirse ayak tahtalarından faydalanılması, işe sık sık ara vererek boyun ve sırt egzersizlerinin yapılması gerekir. Bu egzersizleri ihmal etmemek gerekir” dedi.
“Farklı tedavi seçenekleri var”
Doç. Dr. Yeşim Çimen miyofasiyal ağrı sendromunun tedavisi için farklı yöntemler olduğunu belirterek “Çok farklı tedavi seçenekleri var. Fizik tedavi ajanları (TENS, orta frekanslı akımlar, ultrason, lazer), kuru iğneleme, akupunktur tedavisi, nöral terapi, ozon terapisi, mezoterapi, masaj ve manipülasyon tekniklerinden faydalanılıyor” diye konuştu. Egzersizin tedaviye büyük katkısı olduğunun altını çizen Doç. Dr. Yeşim Çimen şunları söyledi: “Düzenli olarak postür egzersizleri ve gergin kaslar için germe egzersizlerinin yanı sıra yüzme, yürüme gibi aerobik egzersizler de yapılmalıdır. Yüz üstü yapılan pilates egzersizleri hem sırtın öne eğilmesini önler hem de sırt bölgesindeki bu tetik noktaları azaltır.“