İnsan psikolojisinde her şey bir yerde başlar ve biter, fakat nereye gideceğini kestirilemeyen bir yol haritası gibidir. Yani elimizde bir harita var ve biz insanlar nereye gittiğimizi bilmiyoruz. Bilinmezliğin içinde insanları en çok korkutan şey kötüye gitmektir. Kötü olmak ve kötüyle ilgili şeylerle karşılaşmaktır. ÇÜNKÜ KÖTÜ BİZDE EŞİTTİR KİRLENMEDİR. İnsanlar iyiliği ve kötülüğü aynı anda barındırırlar. Bu bir savunma değil kabulleniştir. Psikolojik anlamda arınma kendimizde kabul ettiğimiz ve kabul etmediğimiz şeyler arasında kurgulamaya çalıştığımız hayat beslenmemizde başlar. Kötüyü hayatımızda yok saymaya çalışırız. Buda arınmamızı engelleyen, neden haline gelir. Biz yaşamımızda her şeyi mutlu olmaya odaklayarak kendimizi kirletiriz. İlk basamak kendi içimizdeki iyiyi ve kötüyü kabul etmektir.
Yaşadığınız hayat içinde sizi besleyen ve beslemeyen yanlarınızı ayırt edin. Size ait tepkiler verin. Kendimizle kurduğumuz ilişki duyguların kapılarını açıp her şeyi içeri sokup burada bir yer bulması demektir. Hayatımızda yönetmeye zorlandığımız her şey bir karmaşadır. Hayatımızda yönetemediğiniz her karmaşa bizi kirleten şeydir. Kendimizle ilişki kurmak yerine kurduğumuz ilişkiler üzerinden kendimize bir kalite belirlemeye çalışırız. Sizin hayatınızı kim değiştirebilir? “Siz” fakat siz hayatınızla ilgilenmezken hayatınızı değiştirecek bir şey var mı? “Yok” O zaman psikolojide kalitenin diğer ölçüsü neyle ilgilendiğinin ve ilgilenirken nasıl bir yöntem izlediğinizdir. Yani kendimize nasıl yaklaştığımızla alakalıdır.
Biz kendi kendimizi kirletmeyi derinleştirdiğimiz için, kendimizi varlık olmaktan çıkartıp yargılayan karaktere dönüştürürüz. Psikoloji de bunun açılımı CANAVAR. Acaba kendi canavarımızın içimizde olduğunu düşündünüz mü? Hayatımızın temizliğini yok eden en önemli şey kendi canavarımızdır. Canavar dediğimiz şey kendi psikolojimizle, yaşadığımız hayatın ve hissettiklerimizi inkâr ederek kurguladığımız hayatın oluşturduğu bir kişiliktir. Arınmayı en çok besleyen kelime karardır. Peki kendimize ait kararların hangisini kendimize düşünerek verdik? hep doğru karar vermeye çalıştık. Doğru karar diye bir şey yok kendi kararımız diye bir şey var. Canavarı besleyen diğer şey insanların doğrusunu bulmaya çalışmak. Canavarı cesaret duygusu yani yürek öldürür. Canavarı besleyen ise akıldır. Duygularımızla hareket ettiğimizde gerçek hissettiklerimizi yapmaya çalıştığımızda artık canavarımız yok olur. Biz buna gerçeklerimizle yaşamak diyoruz.
Yaşam tarzını 4 döne oluşturur. Size ait fikirler, size ait hareketler, size ait sonuçlar ve size ait hedefler. Bu dördünün olmadığı yerde oraya başkaları, hayat ya da toplum alır. Birine söylemek istediğimiz şeyler olup da onun yerine gidip başka şeyler söylemek gibi. O zaman hayat şöyle bir psikoloji oluşturuyor. Sana ait olmayan bir şeyi sahiplen ve nereye gidersen git ağırlığını taşı. Sahiplenemediğin bir şeyi de taşımanın ilk yol açtığı şey, psikolojik bozukluktur.
Biz tecrübeyi yaşadığımız kötü olaylardan ediniriz. Nasıl arınabiliriz, kabul ederek ve bunu tecrübeye dönüştürerek. Bizi biz yapan her şey bizi besler, bizi biz olmaktan çıkartan şey kirlenmedir. Kendimize karşı dürüst olamıyoruz bunun içinde kabullenemiyoruz. Arınmanın ölçüsü; kendimize ne yapmamak, haksızlık etmemek, dürüst davranmak, bedel ödemek birde yürekten inanmaktır. İnsanı ilk zamandan bu zamana kadar besleyen sevgidir. Yaptığımız her şeyin bir nedeni vardır ve bunu bize kalbimiz söyler. Burada biz nedene kulaklarımızı kapatıp aklımızdan geçen yüzlerce olasılığa kulak verirsek eğer hayatımızda arınmayı erteleriz. Kalbimizle hareket edersek kendi hayatımızı yaşarız. O zaman sizlere sormak istiyorum hayatınıza nasıl devam etmek istersiniz? Kendinize sormanızı istiyorum. Kendi kararlarınızla mı yaşamak istersiniz yoksa başkasının size uygun gördüğü hayatımız yaşamak yoksa başkasının onayladığı hayatımı yaşamak istersiniz?
Psikolog Hatice Ertuğrul
24+4 Psikolojik Danışmanlığın Kurucusu