Son Dakika

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktiviteyle Karıştırılıyor!

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktiviteyle Karıştırılıyor!

Bipolar bozukluğun beynin biyokimyasal fonksiyonun bozulmasıyla ilgili bir beyin hastalığı olduğunu ifade eden Psikiyatrist Prof Dr. Nevzat Tarhan, bipolar bozukluğun toplumda görülme oranının yüzde 1 ile 5 arasında olduğunu kaydetti. Bipolar bozukluğun tedavisinde özellikle ilaç tedavisinin aksatılmaması gerektiğini belirten Tarhan, ilaç tedavisinin kesilmesi halinde hastalığın yüzde 60 tekrarlama durumunun olduğunu söyledi. Çocuk ve ergenlerde de bipolar bozukluk görüldüğünü kaydeden Tarhan, bu dönemde bipoların dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile karıştırılabildiği uyarısında da bulunuyor.

 Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bipolar bozukluk ve tedavi yöntemlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bipolar bozukluğun iki uçlu mizaç bozukluğu olarak Türkçe’ye çevrildiğini belirterek “Bipolar bozukluk sadece hastalığın bir bölümünü tanımlıyor. Duygu durum bozukluğunun en önemli parçası, bipolar bozukluk oluyor. Bu rahatsızlıkta bir etki, manik depresif olarak görülüyor. Yani hastalıkta bir manik dönem var bir de depresif dönem var.” dedi. Bipolar bozukluğun sadece depresifte görülmediğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bazı durumlarda kaymalar oluyor, bazı eşik altı grupları bulunuyor. Sabah başka akşam başka olan tipler var.  Sabah çocuğunu sever öper, akşam da bela okuyabilir. Bu eşik altı durum bozukluğu olarak tanımlanıyor.” dedi.

Manik dönemde çok risk alınabiliyor

Bipolar bozukluğun klasik tipinde duygu durum atakları olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Manik dönemde kişiye güven ve cesaret geliyor. Çok büyük riskler alabiliyor, düşüncesi hızlanıyor.  Böyle durumlarda  hemen bizlere haber verilmesi gerekir çünkü kişinin ilaçlarının dozlarının yeniden ayarlaması sözkonusu olabilir. Böylece hastanın mani dönemine  girmesi önlenmiş oluyor.” dedi.

Kimi zaman çok özgüvenli sanılıyorlar

Bipo mani olan kişilerin çok fazla anlaşılamadığını, dışardan çok cesur ve özgüvenli olarak değerlendirildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Fakat aynı kişi, birkaç gün sonra durgun, neşesiz ve ortalama bir insan gibi davranabiliyor. Bu kimi zaman üç beş gün, bazen bir hafta bazı durumlarda daha uzun olabiliyor. Beynindeki tüm kimyasallar tükendiği için o geçtikten sonra kişi, hızla depresyona girebiliyor.

Depresif dönemde majör depresyon bulguları görülür

Hastalığın depresif döneminde majör depresyonun bulguları görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi bu dönemde bir şeyden zevk alamıyor. Uyku ve iştahsızlığı oluyor. Diğer taraftan düşünceler ağır geliyor. Bazıları kilo veriyor, bazıları alıyor. Konsantrasyon bozuluyor.” dedi.

Manik dönemde konsantrasyon artar

Bipolar bozukluğun manik döneminde ise tam tersi durumların yaşandığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Konsantrasyon artar. Kişinin manik döneminde yaptığı tablolar müthiştir. Canlı renkler kullanır, kırmızı sarı yeşil… Depresif döneminde yaptığı tablolarda da karamsar renkler vardır. Siyah mor, koyu kahverengi renkleri kullanır. O döneme göre hayata bakış açısı değişir.” dedi.

Bipolar bozukluk tedavisinde zaman zaman zorluklar da yaşanabildiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hasta depresif dönemde büyük bir depresyon atağı değilse yani ‘Hayattan hoşlanmıyorum hiçbir şeyden zevk almıyorum’ diyorsa tedavi ediliyor. Ama manik dönemde bazı hastalar tedaviyi reddediyor. Özellikle aile en çok ondan şikâyet ediyor. Özellikle antidepresanlar, duygu durum düzenleyici olmadan alınırsa depresyondaki kişinin manisi atağa geçiyor.” dedi.

Sol beynin eril beyin yani muhakeme analiz konuşma hesaplama ile ilgili, sağ beynin ise duygular ve heyecanlarla ilgili olduğunu, ön beynin ise mantıksal duygusal beynin dengesini sağladığını kaydeden Tarhan, “Bu hastalıkta kimya bozulunca denge bozuluyor. Ön beyin yani kaptan köşkü yetersiz olursa bazen mantıksal beyin baskın oluyor kişi depresif oluyor. Bazen de duygusal beyin baskın oluyor ve kişi coşkulu oluyor. Kaptan köşkü denilen ön beynin sağlıklı olması çok önemli. Ama burada beyin fonksiyonu bozulmuş.” diye konuştu.

Toplumda görülme oranı %1-5 arasında değişiyor

Bipolar bozukluğun toplumda görülme oranının da yüzde 1 ile 5 arasında olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Manik depresif olan kısmı yüzde 1 civarında ama diğer duygu durum düşünürsek yüzde 5’lere kadar var ve bu önemli bir rakam.” dedi.

Madde kullanımı yatkınlığına neden olabiliyor…

Bipolar bozukluğun tanılanmasının kolay olmadığını kaydeden Tarhan, “Birçoğu zeki kişiler oluyor, hayal güçlerini çok geliştiriyorlar. Duygu durum bozuklukları olan kişilerin hayatı yolunda giderken iş hayatı ya da aile hayatlarında büyük sorunlar yaşayabiliyor. Yani hem kişinin hem de yakın çevresinin hayatlarını olumsuz yönde etkileyebilen bir hastalık. Bazılarında ise madde kullanımına yatkınlık görülebiliyor. Hem manik dönemde hem depresif dönemde madde kullanımının çok olduğunu da bazı araştırmalar ortaya koyuyor. Bu kişiler toplumda abartılı hareketleriyle de dikkat çekiyor.” dedi.

Bipolar bozuklukta beynin kimyası bozuluyor

Bipolar bozukluğun beynin biyokimyasal fonksiyonun bozulmasıyla ilgili bir beyin hastalığı olduğunu ifade eden Prof Dr. Nevzat Tarhan, “Beyin kimyası bozulduğu için ruh kendini beyin vasıtasıyla ifade edemiyor. Bu aslında ruhsal bozulma değil. Ruhsal dinamiklerindeki ifadede bozukluk var.   Ruh ilaçla düzelir mi? Düzeliyor işte. Madde kullanıyorsun yani uyarıcı maddeler alıyorsun maniğe sokuyor. Depresyon ilaçlarını fazla alıyorsun maniye sokuyor. Bunun ne kadarı psikolojik dediğimiz zaman artık biyolojik olmayan psikiyatrik hastalık çok, kişilik bozukluklarının bile biyolojik durumları var. Duygu durum bozukluğunda örtülü depresyon ortaya çıkıyor. Kişinin korkularını ve geçmiş travmaların o dönemde çok rahat konuştuğunu görüyoruz.  Hepsi medikal olarak anlaşılması ve araştırılması gereken rahatsızlıklar.” dedi.

Hiperaktivite ilaçlarının kullanımına dikkat!

Çocuklar ve ergenlerde de bipolar bozukluk görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yetişkin dönemindeki bipolar bozukluktan farklı olarak; epizotlar, hipomanik epizotlar birkaç gün bazen birkaç hafta sürüyor. Çocuklar ve gençlerde 24 saat sürse bile bipolar tanısı alınıyor. Birgün çok coşkulu ertesi gün normale dönüyor… Gelgitleri varsa dikkat edilmeli. Bazen çocukta ortaya çıkan belirtiler yanlış bir şekilde hiperaktive diye tedavi ediliyor, hiperakitivite değil aslında. Hiperaktive için verilen ilaçlar onların bipolarını daha fazla arttırıyor. Hiperaktive ilaçları duygu durumu uyardığı için beyindeki dopamin artışına bağlı etkileniyyor.  Bu kişilerde de aşırı salgılanma sonucu duygu durum değişikliğine yol açabiliyor. Örneğin çocuk ya da genç, okulda da herkese kafa tutan bir çocuk oluyor birden bire… Sanıyorlar ki çocuk anti sosyal oldu, çocuk raydan çıktı zannediliyor… Ele avuca sığmayan çocuklarda sadece hiperaktivite değil duygu durum bozukluğunun da düşünülmesi gerekiyor.” uyarısında bulundu.

İlaç tedavisi kesilirse hastalık tekrarlıyor

Bipolar bozuklukta tedavinin aksatılmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bipolar bozuklukta ilaç tedavisi önemli. Bu tedavi çok başarılı. İlaç tedavisi bir sene içinde kesilirse yüzde 60 tekrarlama olur. Hiçbir şikayeti kalmayana kadar ilaca devam edilmesi gerekir. Duruma göre hekimin karar vermesi önemli. Hastalıkla ilgili risk yoksa ilaç kesme planı yapılıyor. İlaçların çoğu da güvenli ilaçlardır.” diye konuştu.

Manyetik uyarım tedavileri de kullanılıyor

İlaç tedavisinin yeterli olmadığı durumlarda manyetik uyarım tedavilerinin de uygulanabildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bazı durumlarda ilaç tedavisi yeterli oluyor. Ancak bazı durumlarda nöromodülasyon tedavisi dediğimiz beyne manyetik uyarı vererek yapılan tedaviler var.

Hastalığın her iki döneminde de etkili tedaviler, beyin kimyasını daha hızlı düzeltiyor, ilaç tedavisi ile güçlendirme yapıyorlar.” dedi.

Aşırı kontrolcü aile tutumları zarar verebilir

Bipolar bozukluk tedavisinde aile tutumlarının da önemine işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ailenin ilaç dışında çok karışmaması gerekir. Müdahale edince beynin kimyası bozuluyor ve hastalık nüksediyor. Kontrol edilebilmek zararlı değil faydalıdır ama aşırı kontrolcü ve müdahaleci ailelerde kişinin kaygısı yüksek oluyor ve hastalık artıyor.” uyarısında bulundu.

 

 

Bir yanıt yazın