Korona virüs geçirenlerde depresyon ve ölüm korkusu
Uzman Dr. Süleyman Dönmezdil:
“Depresyon ve ölüm korkusu olan kişilerin tedavi olmaları, hastalığın ilerlememesi açısından önemlidir”
“Bu tür korku ve endişesi olan kişiler tedavi olmadıkları takdirde psikiyatrik rahatsızlık direnç kazanır”
Korona virüs hastalığı geçirenlerin ölüm korkusuyla psikiyatriye başvurduğunu belirten Psikiyatri ve Psikoterapist Uzman Dr. Süleyman Dönmezdil, “Korona virüs sonrası depresyon ve ölüm korkusu bulunan hastaların uzun süre geçmeden psikiyatrik tedaviye başvurup tedavi almaları ya da psikoterapi almaları hastalığın ilerlemesi açısından ve ilerlemeyi engellemesi açısından önemlidir. Başvurmadıkları takdirde psikiyatrik rahatsızlık direnç kazanır” dedi.
Türkiye’de 11 Mart 2020 tarihinde görülmeye başlaması sonrası bugüne kadar 7 milyon 182 bin 943 kişide korona virüs hastalığı görülürken, bu hastalığa yakalanan 64 bin 264 kişi hayatını kaybetti. Hastalığa kapılan bazı hastalar tedavileri sonrası iyileşirken, bazılarında ise iyileştikten sonra depresyon, ölüm korkusu ve aşırı derecede temizlik gibi ortaya psikiyatrik sorunlar çıktı.
“Depresyon ve ölüm korkusu birinci sırada”
Korona virüs sonrası psikiyatrik sorunları ortaya çıkan kişilerin tedavi olmaları konusunda uyaran Psikiyatri ve Psikoterapist Uzman Dr. Süleyman Dönmezdil, “Korona virüs geçiren danışanlarda özellikle korona virüs sonrası dönemde poskovid sendromu dediğimiz bir tablo ortaya çıkabiliyor. Bu poskovid sendromu içerisinde sıklıkla psikiyatrik belirtiler de beliriyor. Bu psikiyatrik belirtiler içerisinde en sık karşılaştığımız tablo kaygı bozukluklarıdır. Hastalanırsam tekrar bir şey olursa, yakınlarıma bir şey olursa korkusu ile ikinci sıklıkta da depresyon ile hastalar gelmekte. Genç yaşlarda Covid-19’u ağır atlatan vakalarımızda daha sıklıkla depresyon ön planda ve ölüm korkusu tekrar başıma bir şey gelir, ya ölürsem ya yakınlarıma bir şey olursa, yakınlarım hastalanmasın diye işte bundan dolayı titizliği, temizliği ya da kontrolü çok aşırı düzeylere çıkaran danışanlarımız oluyor. Bunların tabii ki erken teşhis ve tedavileri çok önemli. Bu rahatsızlık ortaya çıktıktan sonra uzun süre geçmeden psikiyatrik tedaviye başvurup tedavi almaları ya da psikoterapi almaları hastalığın ilerlemesi açısından, ilerlemeyi engellemesi açısından da önemlidir” dedi.
“Hızlı bir şekilde tedavi olmalarını öneriyorum”
İnsanların psikiyatriye başvurmaktan çekindiğini de ifade eden Uzman Dr. Dönmezdil, “Özellikle danışanlardaki bir psikiyatri başvuru korkusu var. Yani ‘ben psikiyatriye gidersem işte nasıl algılanır gibi bir korku var.’ Gerçi bu yavaş yavaş toplumumuzda kırılmaya başlandı ama ‘Psikiyatrik tedavi aldığımda herhangi bir mesleki sıkıntı yaşar mıyım? Ehliyetime el konulur mu?’ gibi kaygılar ortaya çıkıyor. Psikiyatrik tedavide kaygı bozukluğu ya da depresyon gibi tedavilerde kesinlikle resmi herhangi bir sıkıntı yaşamazsınız silahlı görev yapmadığınız sürece. Mesela polis ya da askerlerin yönetmelikleri daha farklıdır. Onların daha farklı çözümleri oluyor. Kendi içlerinde psikologları oluyor. Fakat normal vatandaşlarımız, devlet memurlarımız rahatlıkla hiçbir sıkıntı yaşamadan psikiyatrik tedavi için kaygı duymadan başvurabilirler. Başvurmadıkları takdirde psikiyatrik rahatsızlık direnç kazanır. Direnç kazandıkça tedavisi zorlaşır. Bu nedenle tedaviye başvurmaları çok önemli” diye konuştu.
Kaynak: İHA