Alzheimer hastalığının çoğunlukla yaşlılık hastalığı olduğunu belirten Uzm. Dr. Cevdet Bilge, “Özellikle yalnız yaşamanın ve sosyal geri çekilmenin zorunda kalındığı Covid-19 döneminde, Alzheimer demansının hem gelişme ihtimali artmakta hem de tespitlerde geç kalındığı için tedaviler de aksamaktadır” dedi.
Medipol Üniversitesi Pendik Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Cevdet Bilge, Alzheimer’ın, demansın yani bunamanın en sık nedeni olup geri dönüşü olmayan ilerleyici kronik bir hastalık olduğunu açıkladı. Uzm. Dr. Bilge, “Alzheimer hastalığı yaşla ilişkili bir hastalıktır ve çoğunlukla yaşlılık hastalığıdır. Yaşam koşullarının değişmesi ve tıbbın kronik hastalıkları çözmedeki başarısı ile hasta sayısı da bu duruma paralel olarak gün geçtikçe artıyor. Alzheimer hastalığında ilk risk faktörü yaştır. Alzheimer hastalığı, sıklıkla 65 yaş üstündeki kişilerde ortaya çıkar. Hastalık 65 yaş üstü nüfusun yüzde 5’inde görülürken, her 5 yılda bir hastalık görülme sıklığı 2 kat artar ve 80-85 yaşın üzerine çıkıldığında neredeyse hastaların yarısında görülebilir. Bununla beraber son yıllarda yapılan araştırmalar hastalığın fark edilmeden 20-30 yıl geride başladığını ve eğer araştırılırsa tanının 40 ve 50’li yaşlarda da konulabileceğini gösteriyor. İkinci faktör de cinsiyettir. Kadınların ortalama yaşam süresi erkeklerden daha uzundur bu nedenle kadınlarda daha sık görülmesi beklenen bir sonuçtur” dedi.
“Düşük eğitim düzeyi de hastalığı etkileyebilir”
Üçüncü faktör olan depresyonun da demans sürecine geçişi hızlandırdığını belirten Uzm. Dr. Bilge, şöyle devam etti: “Özellikle yalnız yaşamanın ve sosyal geri çekilmenin zorunda kalındığı Covid-19 döneminde Alzheimer demansının hem gelişme ihtimali artmakta hem de tespitlerde geç kalındığı için tedaviler de aksamaktadır. Dördüncü sırada da geçirilen hastalıklar bulunuyor. Kardiyovasküler hastalıklar, hiperlipidemi, diyabet, tiroid hastalıkları Alzheimer hastalığı için birer risk faktörü olarak sayılabilir. Eğitim ise beşinci sırada yer alıyor. Çünkü düşük eğitim düzeyine sahip kişilerin hastalığa yakalanmaya eğilimi fazladır. Eğitim düzeyi yükseldikçe hastalığın görülme sıklığı azalır.
Son risk faktörü olarak da kalıtım ve genetiği sayabiliriz. Alzheimer hastalığının yüzde 25’i genetik ve ailevi bir özellik taşır. Hastalığa ait olduğu düşünülen pek çok gen ortaya konmuştur. Hastalık ilk dönemlerinde basit unutkanlıklar olarak başlar. Anahtar kaybetme, eşyaların yerlerini karıştırma, isimleri unutma, sık tekrarlar yapma, paranın üstünü almayı unutma, elektrikleri veya suyu kapatmayı unutma gibi durumlar görülür. İlerleyen dönemlerde unutkanlığın derecesi giderek artar. Evin yolunu, odaların nerede olduğunu karıştırma hatta kaybolma, oğlunu babası veya kızını annesi zannetme, yemeklere tuz yerine şeker koyma, parasını saklama ve bir daha bulamama, kendi evini tanıyamama veya başkasının evi olduğunu düşünme, öz bakım hijyen konularında belirgin eksiklikler bunlara örnektir. Hastaların çoğu günlük işlerini planlayamaz ve tamamlamakta güçlük çeker. Egzersiz, bulmaca, sudoku, yürüyüş, el işleri de hastalığın seyrini yavaşlatmak için uygulanabilir. Beslenmede ise özellikle Akdeniz diyeti uygulanmalı, hayvansal yağlardan uzak durulmalı. B vitamini, omega 3 içeren gıdalar alınmalı. Unutmamak gerekir ki her yaşlı Alzheimer hastası değildir.”
Kaynak: İHA