BİRAZ PSİKOTERAPİ KONUŞALIM MI?
Son dönemde artan tv dizileri ile psikoterapi ve psikolojik destek konuları tekrar yoğun şekilde gündeme geldi. İzleyicileri kendine duygusal olarak bağlarken olumlu ve olumsuz birtakım mesajları da beraberinde taşıyor bu diziler elbette. Olmaması gerekenlerden ziyade psikoterapilerin aslında ne olduğu hakkında paylaşımda bulunmanın daha iyi olacağı kanaatindeyim.
Öncelikle bilmek gerekir ki; psikoterapi ya da terapi alanında eğitim almış uzman kişilerce uygulanmalıdır. Bu ne anlama gelir; psikoloji, psikiyatri, psikolojik danışmanlık lisans eğitimlerinin ardından mümkünse yüksek lisans ve doktora eğitimlerine devam eden kişiler olmalıdır terapist. Ama bu da yeterli değildir çünkü terapi çok geniş bir yelpazedir. Çocuklar, ergenler, yetişkinler, çiftler, cinsellik, travma, aile danışmanlığı bunun gibi çok konuda uzmanlaşma ihtiyacından ötürü uygulama ağırlıklı terapi eğitimlerinin alınması gerekmektedir ki bu eğitimleri alanlar bu eğitim sürecinin meslek boyunca bitmeyen bir yolculuk olduğunu bilirler. Bu sebeple de kendine ve gelişimine en çok yatırım yapan meslek gruplarından biri olmalıdır.
Diğer yanlış algılardan biri de psikoterapinin birkaç seansta sonuç vereceğidir. Sürecin ne kadar süreceği, problem, problemin geçmişi, danışanın kişilik özellikleri, kişinin içsel baş etme mekanizmalarının gücü gibi dinamiklere göre değişmektedir ve bunun da en başından öngörülmesi mümkün değildir. Psikoterapi bir yolculuktur. Bu yolculuğa danışan güven bağı kurduğu terapisti ile çıkar ve sürecin yapılanmasına ve ne zaman sonlanacağına birlikte karar verirler. Dolayısıyla danışanın kendince sürece ara vermesi bırakması gibi durumlar onu daha kötü bir tablo ile geri gelmek zorunda bırakmaktadır.
Gelelim bir de “bana ne yapacağımı söyleyin!” meselesine. Psikoterapist danışanın hayatını kontrol eden, neler yapması ve yapmaması gerektiğini söyleyen, danışanın insiyatifsiz bırakan kişi değildir. Tam tersine hayatının sorumluluğunu alıp yaşamında kalıcı değişiklikler yapabilmesini sağlamak için değişim yolculuğunda danışanına eşlik eder.
Gizlilik ve gönüllülük ilkesi psikoterapi yolculuğunun başından sonuna kadar geçerlidir. Danışanın kendi isteği ile başlaması ve zaman zaman zorlaşan bu yolculuğa yine kendi isteği ile devam etmesi gerekir. Tüm bu yolculuk da sürecin başından sonuna kadar gizlilik içinde yürütülür. Danışan 2 yaşında bir danışan da olsa bu geçerlidir.
Tüm bu noktalardan hareketle, lütfen psikolojik destek arayışında olduğunuzda öncelikle uzman kişinin mezuniyet ve eğitim sertifikalarını sorun bu sizin en doğal bilgilenme hakkınızdır. Size bu belgeleri sunamayan kişilerden lütfen destek arayışına girmeyiniz çünkü sonuç sanılandan daha ağır olabilir. Terapistinizle kurduğunuz güven bağını önemseyin, bu yolculukta her sarsılmaya karşı sizi bu bağ koruyacaktır. Psikoterapide acele etmeyin sadece kendinizi ve sürecinizi takip edin, unutmayın ki değişim ve geçmişle baş etmek her zaman kolay olmayabilir. Yılların sorunlarını birkaç seansta çözecek mucizevi bir güç hiç kimsede bulunmuyor. Bu konuda hızlanmayı istemek size ve geçmişinize de haksızlık olacaktır. Ve son olarak ruh sağlığı en az fiziksel sağlığımız kadar önemlidir. Unutmayalım ki ruh sağlığımızdaki tıkanmalar ya da problemler beden sağlığımızı da hafif ya da ciddi hastalıklarla göstermektedir kendini! Bu yüzden göz ardı etmeden ihtiyaç duyduğunuzda alanında uzman eğitimli profesyonellere başvurmanız tüm sağlığını için yapacağınız en doğru hamle olacaktır. Hepinize huzurlu ve sağlıklı günler dilerim.
KLİNİK PSİKOLOG-OYUN\ KUM TERAPİSTİ
HÜLYA ÜSTEKİDAĞ AYNA