Son Dakika

“Akciğer damarlarına pıhtı atması ani ölümlere neden olabilir”

 “Akciğer damarlarına pıhtı atması ani ölümlere neden olabilir”  

Akciğer damarlarına pıhtı atması olarak da bilinen pulmoner embolinin; kalp, beyin, karaciğer ve diğer tüm organlarda büyük hasarlar meydana getirdiğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Fadime Tülücü, erken teşhis ve hızlı müdahalenin yapılamadığı durumlarda ise ani ölümlere neden olabileceğini söyledi.  

Vücudun herhangi bir yerinde oluşan kan pıhtısının, kan dolaşımı aracılığı ile vücudun başka bir bölümüne taşınmasına emboli adı veriliyor. Akciğer damarlarına taşınan emboli ise ‘‘Pulmoner emboli’’ olarak adlandırılıyor. Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Fadime Tülücü, pulmoner embolinin tetiklediği etkilerle ilgili, “Akciğer atardamarında tıkanma nedeniyle akciğer dokusunun bir bölümünde kan akımı durur. Akciğerde buna bağlı hasar oluşur. Kandaki oksijen düzeyindeki düşüş nedeniyle kalp, beyin, karaciğer gibi tüm diğer organlar da hasar görebilir. Kalp akciğer pompa düzeninin bozulmasıyla, kalpte ritim bozukluğu ve yetersizlik meydana gelir. Bu duruma akciğer damarlarında tansiyon yükselmesi eklenir” ifadelerini kullandı.

  Pulmoner emboli belirtileri

Uzm. Dr. Fadime Tülücü, kronik olanları var olsa da akciğer damarlarının pıhtı yoluyla tıkanması yani tromboembolilerin, çoğunlukla ani başlangıçlı olduğunu, tıkanma oranına göre ise ciddi hayati tehlikeler oluşturabileceğini belirtti. Uzm. Dr. Fadime Tülücü, pulmoner embolinin genellikle bacaktaki bir toplardamardan akciğere gelen bir kan pıhtısı nedeniyle geliştiğini söyleyerek, “Hastalığın en sık belirtileri ani başlangıçlı nefes darlığı, batıcı göğüs ağrısı, çarpıntı olup bazen de kan tükürme, cilt renginin mora dönmesi ve bacaklarda şişlikle birlikte ağrı olmasıdır. Akciğer atardamarındaki tıkanıklık fazla olup akciğer dolaşımını büyük ölçüde bozarsa, tansiyon birden düşer ve hasta şok durumuna girebilir. Maalesef bu durumda tanıda gecikme olur hızlı müdahale edilmezse kişi hayatını kaybedebilir. Ancak bu durum çok sık değildir” dedi.

Riski altında olanları sıralayan Tülücü, Pulmoner emboli, genellikle uzun süre hareketsiz kalan, yatak istirahatinde olan, cerrahi girişim ve kaza- travma sonrası ilk 2 ay içinde olan, gebelikte veya doğum sonrasında, fazla kilolu olan (obezite), doğum kontrol ya da hormon tedavisi ilacı kullanan, kan pıhtılaşmasına neden olan genetik hastalıklar, kanser varlığı ya da ileri evre kalp yetmezliği bulunan kişilerde görülebiliyor” diye konuştu.

  Pulmoner emboli tanısı nasıl konuluyor?

Uzm. Dr. Fadime Tülücü, tanıda en önemli faktörün, pulmoner emboliyi düşündürecek şikayetlerin varlığında, bu hastalığın akla gelmesi olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti: “Çünkü pulmoner emboli maalesef çoğunlukla atlanan bir hastalıktır. Erken tanıda gecikme ani ölümlerin yaşanmasına neden olabilir. Tanı için kanda D-dimer testi, bilgisayarlı akciğer tomografisi, akciğer ventilasyon-perfüzyon sintigrafisi, akciğer anjiyografisi, bacaklarda venöz doppler ultrasonu gibi testler kullanılır. Hangi testin hangi hastada kullanılacağına göğüs hastalıkları uzmanı karar verir.”

Pulmoner emboli tedavisinden de bahseden Tülücü, “Tedavide, kanın pıhtılaşma yeteneğini azaltan kan sulandırıcı ilaçlar, yaşam tehlikesi olan durumlarda trombolitik denen pıhtı eriticiler, bazen da tıkanan damara kateterle girmek veya nadiren cerrahi işlemlerden yararlanılıyor. Tedavi süresi ise pıhtıya bağlı risk faktörlerine göre değişiklik gösteriyor ve süreye göğüs hastalıkları uzmanı, tedavi yanıtına ve riskin devamlılığına göre karar veriyor” dedi.

 

Bir yanıt yazın