Tanı ve tedavisi geciken çocuğun işlevselliği düşüyor!
Şizofrenisi olan çocuk olumsuz durumlardan uzak tutulmalı…
Gerçeği değerlendirme yetisinin bozulduğu kronik bir ruhsal bozukluk olarak tanımlanan şizofreni, yetişkinlerde olduğu gibi çocuk ve ergenlerde de görülebiliyor. Bulgularının büyük oranda yetişkin yaş döneminkine benzediğini belirten uzmanlar, tanı ve tedavisinde geç kalınması durumunda çocuğun ev – okul – akran işlevselliğinin gittikçe düştüğünü vurguluyor. Uzmanlar, 5 yıl kadar sürebilen tedavi sürecinin olumsuz etkilenmemesi için tanıyı alan çocukların aile içi çatışmalar, akran istismarı ve akademik olumsuzluklar gibi risk faktörlerinden uzak tutulmasını tavsiye ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk – Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Mert Beşenek, çocukluk çağı şizofrenisi ile ilgili değerlendirmede bulundu ve tavsiyelerini paylaştı.
1980’li yıllarda vurgulanmaya başladı
Şizofreninin gerçeği değerlendirme yetisinin bozulduğu kronik bir ruhsal bozukluk olduğunu belirten Psikiyatrist Dr. Ali Mert Beşenek, “Eski dönemlerde şizofreni daha çok yetişkin yaş grubunun bir hastalığı olarak kabul edilirken 1980’li yıllardan itibaren şizofreni ve kapsamındaki rahatsızlıkların çocuk ve ergenlerde de görülebildiği tıp literatüründe sıkça vurgulanmaya başladı.” dedi.
Bulgular yetişkin dönemdekine benziyor
Çocuk – Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Mert Beşenek, ‘Çocuk ve ergenlerde şizofreni bulguları büyük oranda yetişkin yaş dönemindekine benzemekle birlikte, bulguların içeriği ve niteliği çocuğun gelişimsel dönemlerine göre çok çeşitli şekillerde karşımıza çıkabilir.’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Şizofreninin temelde algılama ve düşüncedeki bozukluklarını kapsadığını söyleyebiliriz. Gerçekte var olmayan görüntü, ses, tat ve dokunma gibi duyumların hissedilmesi (halüsinasyon – varsanı) algılamadaki bozukluklar kapsamında değerlendiriliyor. Düşünce süreçlerindeki bozukluklar (sanrılar) ise birinden zarar göreceği, takip edildiği, hakkında konuşulduğu, kamera ile izlendiği, aklına düşünce sokulduğu, düşüncelerinin kafasından çalındığı, düşüncelerinin bir mecrada yayınlandığı, çevresindeki insanların tanıdıkları kişiler olmadığı gibi çok fazla çeşitte karşımıza çıkabiliyor ve zaman zaman oldukça mantıksız ve absürt inanışlar görülebiliyor.”
Ergenlikte görülme sıklığı artıyor
Çocukluk çağı şizofrenisinin daha erken yaş gruplarında da görülebildiğini vurgulayan Beşenek, “Ancak hastalığın daha sık ortaya çıktığı ve görülme sıklığının arttığı yaş dönemi genellikle ergenlik çağına denk geliyor. Hastalık ortaya çıkmadan ve tanı konulmadan önce de bir takım problemler çoğunlukla öyküde mevcuttur. Sosyal etkileşim kurmama, içine kapanıklık, duygusal ifadede azalma ve davranışsal değişiklikler örnek gösterilebilir. Bu özgül olmayan bulgular çoğunlukla gözden kaçabiliyor. Ailenin de psikiyatriye başvurusu ve tanı süreçleri genellikle varsanı ve sanrıların olduğu durumlarda başlıyor.” ifadelerini kullandı.
Tedavide geç kalınması çocuğun işlevselliğini düşürüyor
Psikiyatri Uzmanı Ali Mert Beşenek, şizofreninin hem biyolojik hem de beyinle ilgili bir zemini olduğu için tanı ve tedavisinde geç kalınması durumunda çocuğun ev – okul – akran işlevselliğinin gittikçe düştüğünü vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hastalığın getirdiği psikolojik ve biyolojik yük artmakta, tedavisi zorlaşmakta, tam tedavi olma şansı azalmakta ve tedavi olsa bile hastalığın tekrar etme riski artmaktadır. Her psikiyatrik hastalık gibi şizofreninin de biyolojik, psikolojik ve sosyal yönünün olduğunu söyleyebiliriz. Psikososyal stres faktörleri, aile içi çatışmalar, akran istismarı, travmatik yaşantılar, akademik olumsuzluklar hastalığın gidişatını ve tedavisini olumsuz etkileyebiliyor. Tanıyı alan çocukların psikososyal çerçevesinde bu olumsuz risk faktörlerinin mümkün olduğunca engellenmesi ve azaltılması amaçlanmalı.”
Tedavisi 5 yıl sürebiliyor
Şizofreni tedavisinin temelde ilaç tedavisi ile yapıldığını ve üç aşamada ele alındığını belirten Beşenek, “Akut dönemdeki tedavinin amacı, gerçeği değerlendirmenin bozulduğu ani ataklar ile krizlerin söndürülmesi ve kısa sürede krizlerin kontrol altına alınmasıdır. Başlangıç tedavisindeki amaç ise çocuğun şizofreni bulgularının ortadan kaldırılarak işlevselliğinin normale getirilmesidir. İdame tedavisinin amacı ise şizofreni ataklarının bir daha tekrar etmesini önlemek ve kişinin gündelik hayatını mümkün olduğunda iyi devam ettirebilmesini sağlamaktır. Şizofreni kronik bir hastalık olduğu için tedavisi uzun sürelidir. Düzenli psikiyatri takipleri gerektirir ve idame tedavisi ile birlikte 5 yıla yaklaşan tedavi süreleri olabilir. Tedavinin gidişatı ve süresi, psikiyatri takiplerinde çocuğun durumuna göre psikiyatristi tarafından alınacak bir karardır.” dedi.