Uzay ve savaş teknolojileri en fazla radyoterapi alanında kullanılıyor
Uzay ve savaş teknolojilerindeki gelişmelerin en fazla tıp alanına yansıdığını ifade eden Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Özkök, “Bu sektörlerde hedefe hızlı ve doğru bir şekilde ulaşmanız gerekiyor. Hedef hareket ederse onu yakalamanız, vurup ve yok etmeniz gerekiyor. Radyoterapide de aynı mantıkla gidilmekte ve kanser tedavisinde etkin ve başarılı sonuçlar alınmaktadır” dedi.
Son yıllarda radyoterapinin tüm kanser hastalarının yüzde 70’ine uygulandığını ifade eden İzmir Onkomer Onkoloji Tıp Merkezi radyasyon onkolojisi uzmanlarından Prof. Dr. Serdar Özkök, “Radyoterapi lokal bir tedavi. Lokal olarak tek başına başarılı sonuçları olan bir yöntem. Erken evre akciğer kanseri, prostat kanseri ve gırtlak kanserinde başka hiçbir tedavi metodundan yardım istemiyoruz.” dedi.
“Tümör hareket ediyorsa ışın da ona bağlı olarak hareket edebiliyor”
Uzay ve savaş teknolojilerindeki gelişmelerin tıp alanına yansıdığını belirten Prof. Dr. Serdar Özkök, “Bu gelişmeler, tıpta da en fazla radyoterapiye yansımıştır. Önce hedefi doğru belirlemeniz gerekir. Hedefi hızlı ve doğru bir şekilde ulaşmanız gerekiyor. Hedef, hareket ederse onu yakalamanız ve vurup, yok etmeniz gerekiyor. Biz de radyoterapide buna göre tedavi aşamaları uyguluyoruz. Kanser hücrelerini iyice tanımlıyoruz. Hedefi belirledikten sonra ışınları yüksek teknoloji cihazlarla gönderiyoruz. Hızlı bir şekilde tedavi etmeye çalışıyoruz. Tümör hareket ediyorsa ışın da ona bağlı olarak hareket edebiliyor. Bu şekilde son teknoloji cihazlarla kanser tedavisinde etkin ve başarılı sonuçlar alıyoruz” diye konuştu.
“Ana hedef, tümöre yüksek doz verirken çevre organları korumak”
Radyasyon onkolojisinde teknolojik olarak çok hızlı bir ilerleme kaydedildiğinin altını çizen Özkök, “Daha önceden tümörü 3 boyutlu göremiyorduk ve sadece akciğer grafisiyle oraya ulaşma çalışıyorduk. Radyoterapinin ana hedefi tümöre yüksek doz verirken çevre organları korumaktır. Radyasyonla tüm tümörleri yok edebilirsiniz ancak, çevredeki normal dokular yüksek dozlara çıkmamızı sınırlıyor. Yeni tedavilerin yöntemi, tümöre yüksek doz vererek çevre organları korumaya yönelik. Gerçekten tedavilerde çok başarılı sonuçlar alıyoruz” dedi.
“Akciğer kanserinde erken tanı çok kolay değil”
Akciğer kanserinin ülkemizde en çok görülen ve en çok ölüme neden olan kanser türü olduğunu ifade eden Özkök, “Akciğer kanserini, yüzde 15’lerde ilk evrede yakalayabiliyoruz. Bu da başarı şansımızı düşürüyor. Akciğer kanseri hastalarının yaklaşık yüzde 90’ı sigara kullanmaktadır. Sigara içmeyerek bunu önleyebiliriz. Son derece ciddi ve öldürücü olan bu hastalık için kasım ayı tüm dünyada 17 Kasım da “Akciğer Kanseri Farkındalık Günü” olarak kabul edilmektedir. Sigaraya bağlı tüm hastalıklardan uzak duralım” uyarılarında bulundu.
Kaynak: İHA