Son Dakika

ALERJİK EGZAMADAN KORUNMAK IÇIN CİLT BAKIMINA DİKKAT EDİN 

 

Sonbahar aylarında polenlerin, kuru havaların ve tozların da etkisiyle artış gösteren alerjik egzamanın alınabilecek bazı önlemlerle etkisi azaltılabiliyor. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Emine Erişmen Gür, bu hastalığın artışına neden olabilecek etkenleri sıralarken, hastalığın tedavisi ve kontrolü için alınabilecek önlemleri anlattı.

 

Alerjik egzama özellikle sonbahar aylarında artış gösteriyor. Bu hastalıktan mustarip olanların korunması için dikkat etmesi gereken bazı noktalar bulunuyor. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Emine Erişmen Gür, özellikle içinde bulunduğumuz aylarda nelerin bu hastalığı tetiklediğini ve bundan korunmak için neler yapılması gerektiğine dair bilgiler verdi.

Belirtileri kaşıntı, kızarıklık, ciltte kuruluk…

 

Dr. Öğr. Üyesi Emine Erişmen Gür, alerjik egzamayla ilgili şunları söylüyor:

“Alerjik egzama, atopik dermatit olarak da bilinen; genellikle çocukluk döneminde başlayan, kronik ve inflamatuar bir cilt hastalığıdır. Atopik hastalıklar grubuna dahil olup, alerjik rinit ve astım gibi diğer atopik durumlarla sıkça ilişkilidir. Genetik, immünolojik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucunda gelişir. Belirtileri arasında kaşıntı, kızarıklık, ciltte kuruluk sıklıkla görülmektedir.”

 

“Polenler alerjik reaksiyonları tetikleyebilir”

 

Alerjik egzamanın sonbaharda neden artış gösterdiğiyle ilgili bilgi veren Gür, şunları söylüyor:

  • Polenler: Sonbaharda bazı bitkilerin polenleri havada daha fazla bulunur, bu da alerjik reaksiyonları tetikleyebilir.
  • Kuru hava: Sonbahar aylarında havanın nem oranı düşebilir. Cilt bariyerinin bütünlüğü, atopik dermatitli bireylerde genellikle zayıf olduğundan, bu durum ciltte su kaybını artırır ve kuruluğun şiddetlenmesine neden olur. Kurumuş cilt, atopik dermatitin kötüleşmesine yol açabilir.
  • Ev tozu akarları: Kapalı alanlarda, özellikle ısıtma sistemleri açıldığında, ev tozu akarları çoğalabilir ve alerjik reaksiyonları artırabilir.
  • Giyilen giysiler: Sonbahar mevsiminde daha kalın giysilerin tercih edilmesi, ciltte sürtünme ve tahrişe neden olabilir. Özellikle yün ve sentetik kumaşlar, ciltte irritasyona yol açarak egzama belirtilerini artırabilir.
  • İkincil enfeksiyonlar: Sonbaharda cildin kuruması ve buna bağlı oluşan fissürler, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar için bir zemin oluşturur. İkincil enfeksiyonlar, inflamasyonu artırarak mevcut atopik dermatit semptomlarını kötüleştirebilir.

Düzenli nemlendirici kullanmak önemli

Gür, sonbaharda alerjik egzamada dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili ise şunları sıralıyor:

  • Cilt Bakımı: Havaların soğuması ile artan cilt kuruluğunu azaltmak ve cilt bariyerini güçlendirmek için düzenli nemlendirici kullanımı önemlidir. Nemlendiricilerin, banyo sonrası hemen uygulanması, cildin nem kaybını önlemeye yardımcı olur.
  • Alerjenlerden Kaçınma: Bireylerin, alerjik reaksiyonları tetikleyebilecek polen, ev tozu akarları ve hayvan tüyleri gibi alerjenleri tanımlayıp bunlardan kaçınmaları önemlidir.
  • Giyimde Dikkat: Pamuklu ve yumuşak kumaşlardan yapılan giysilerin tercih edilmesi, cilt tahrişini azaltır.
  • Banyo ve Hijyen: Cilt temizliğinde sıcak su yerine ılık su kullanılmalı, uzun süreli banyo yapmaktan kaçınılmalı ve parfümsüz atopik ciltlere uygun yıkama ürünleri tercih edilmelidir.

“Sıcak su yerine ılık su kullanın”

 

Bu hastalığı olanlar nelere dikkat etmeli, semptomları nasıl azaltabilir sorusuna ise Gür, şu yanıtı veriyor:

“Atopik dermatitli hastaların cilt bariyerini güçlendirmek için düzenli nemlendirici kullanmaları önemlidir. Gerekli durumlarda, alerji testleri ile hastaların duyarlı olduğu spesifik alerjenlerin belirlenmesi ve bu alerjenlerle maruziyetten kaçınılması önerilmektedir. Pamuklu ve yumuşak kumaşlardan yapılan giysilerin tercih edilmesi, sentetik ve yün gibi tahriş edici kumaşlardan kaçınılması semptomların azalmasına katkı sağlamaktadır. Cilt temizliğinde sıcak su yerine ılık su kullanılmalı ve nazik, parfümsüz yıkama ürünleri tercih edilmelidir. Banyo sonrası cilt kurulanmadan nemlendirici uygulanması, cildin nem dengesini korumaya yardımcı olur. Stres, alerjik egzama semptomlarını kötüleştirebilir. Hastaların stres azaltıcı aktivitelerde bulunması tedaviye destek sağlayabilmektedir.”

 

“Hastalığın tedavisi ve kontrolü için çok yönlü bir yaklaşım gerekir”

 

“Atopik dermatit tedavisi, hastalığın semptomlarını kontrol altına almak ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla çok yönlü bir yaklaşım gerektirir” diyen Gür, hastalığın tedavisi ve yapılması gerekenlerle ilgili şunları söylüyor:

  • Topikal Tedavi Yöntemleri: 

– Kortikosteroid Kremler: En yaygın kullanılan tedavi yöntemidir. Semptomların hızla hafiflemesine yardımcı olur. Ancak, uzun süreli kullanımda yan etkileri olabilmektedir. Doktor kontrolünde kullanılmalıdır.

– Topikal İmmün Modülatörler: Tacrolimus ve pimecrolimus inflamasyonu kontrol etmeye yardımcı olur. Kronik durumlarda ve kortikosteroidlerin yan etkilerinden kaçınmak için tercih edilirler.

  • Sistemik Tedaviler:

– Kortikosteroidler: Şiddetli vakalarda kısa süreli doktor kontrolünde kullanılabilir. Uzun süreli kullanımı yan etkiler riski taşır.

– İmmünosupresanlar: Genellikle şiddetli vakalarda sistemik kortikosteroidlerin yan etkisinden kaçınmak için tercih edilirler. Azatioprin veya siklosporin gibi ilaçlar, bağışıklık sistemini baskılayarak inflamasyonu azaltabilir.

  • Antihistaminikler: Kaşıntıyı hafifletmek ve uyku kalitesini artırmak için kullanılabilir.
  • Fototerapi: UVA ve UVB ışığına maruz kalma (fototerapi), cildin inflamasyonunu azaltarak semptomları hafifletebilir.
  • Biyolojik İlaçlar: Şiddetli atopik dermatit vakalarında ve diğer tedavilere yanıt vermeyen hastalarda kullanılabilir.
  • Yaşam Tarzı Yönetimi: Cilt bakımı yapılmalı. Nemlendiricilerin düzenli kullanılmalı. Gıda alerjileri olan bireylerin diyetlerine uyması ve gerekirse bir beslenme uzmanıyla çalışmaları önerilir. Stres yönetimi gerçekleştirilmeli.

Bir yanıt yazın