Asperger sendromu; sosyal iletişimde yetersizlik, yaşıtları ile sosyal ilişki kurmakta zorlanma, olağandışı kısıtlı ilgi alanının varlığı, ses tonunu konuşmanın akışına göre ayarlayamama ve tekrarlayıcı hareketler ile karakterize otizm spektrum bozukluğu içinde sınıflandırılan bir durumdur. Belirtilerinin benzerliği sebebiyle otizmle sıkça karıştırılıyor.
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Çocuk – Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden, Uzm. Dr. Hamza Ayaydın, otizmle sıkça karıştırılan ‘Asperger Sendromu’ hakkında bilgiler verdi.
ASPERGER SENDROMU ve OTİZM
Asperger sendromu otizm spektrum bozukluğu içinde sınıflandırılan bir durumdur. Asperger sendromunun otizmden ayırt edici özellikleri ise; erken yaş döneminde dil gelişiminde otizmde görülen gecikme ve sapmalar olmaz, bilişsel işlevleri iyidir ve öz bakım becerilerinde gecikme otizme göre daha hafiftir. Ayrıca belli konu/alanlara yoğun ilgilidirler. Otizmde belirtiler genelde 3 yaşa kadar olgunlaşırken, asperger sendromunda 4-6 yaşa kadar belirtiler açıkça ortaya çıkmayabilir ve hatta tanılanması 8’li yaşları bulabilir. Bu sendromun gelişmesinde etyolojisi kesin bilinmemekle birlikte genetik etkenler ön plandadır. Eğer şüphelenilen bir durum varsa vaka çocuk – ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.
Asperger Sendromu’nun belirtileri nelerdir?
Asperger sendromunda (AS) belirtiler 4 yaşa kadar açıkça ortaya çıkmayabilir. Bazen 6-8 yaşa kadar semptomların olgunlaşması sürebilir, o sebeple de AS tanısı almaları ortalama 8-10’lu yaşları bulabilir. Yine de otizm özellikleri (göz teması kurmama, duygusal karşılık verememe, tekrarlayan hareketler gibi belirtiler) erken yaş döneminde tespit edilebilip otizm şeklinde tanılanabilir. Yaş büyüdükçe AS özellikleri olgunlaşmaya başlayınca AS tanısı konur. AS, erkeklerde kızlara oranla 5-15 kat daha sık görülür. Asperger sendromunun belirtileri aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Karşılıklı sosyal etkileşimde niteliksel yetersizlikler mevcuttur. Göz teması kısıtlıdır ve ilgi alanları, etkinlikler, duygularını karşılıklı paylaşma gibi durumlarda gelişimsel düzeyine göre uygunsuzluk vardır. Duygusal zorluklarında teselli ve sevgi bekleyişi nadirdir ya da nadiren teselli ve sevgi gösterisinde bulunurlar. Mutluluklarını veya ilgi alanlarını başkaları ile paylaşma arayışında olmama ve başkalarının jest ve mimiklerine uygun tepki verememe gibi durumlar mevcuttur.
- Yaşıtları ile duygusal etkileşime girmekte zorlanırlar.
- İlgi alanlarında sınırlılık, bazı nesnelere aşırı bağlanma, el-kol çırpma gibi tekrarlayıcı hareketler, eşyaları/oyuncakları amacına uygun kullanmama (koklama, dokunma gibi), çevresel değişikliklere aşırı tepki verme (yatak örtüsün değiştirilmesi gibi) ve motor kas becerilerinde yetersizlikler de görülebilir. Yine bazıları, olağan kimi seslere (havlama, elektrikli küçük ev aleti gibi) yoğun tepki verebilirler. Başka bir kısım ise kendilerine dokunulmasına karşı aşırı duyarlıdırlar ve yine bazı olağan ev kokularına (temizlik sıvıları, parfüm gibi) aşırı tepki verebilirler. Kimilerinde ağrıya duyarsızlık sebebiyle yaralanmalara karşı tepkisizlik olabilir ya da sıcak şeylere acı hissetmeden dokunup içebilirler.
Asperger sendromlu kişilerin sağlığı ve sosyal yaşamı nasıl düzenlenmelidir?
Asperger sendromlu kişilerin tedavilerinde özel eğitim ve sosyal beceri eğitimi ön plandadır. Süreçte eklenebilen psikiyatrik durumlara göre ilaç tedavisi bazen gerekebilir. Bunlara ek olarak ağrı ve acıya karşı duyarsızlıkları varsa, aile çocuğun fiziksel olarak zarar görmemesi için dikkatli olmalıdır ve ayrıca özel eğitimde duyusal zorlukları çalışılmalıdır. Beyin gelişimi % 80 – 90 ilk 5 yaşta tamamlandığı için erken dönemde uygun çocuklar için kreş gibi okul öncesi kurumlar ve sosyal ortamlardan fazlaca yararlanılmalıdır.
ASPERGER SENDROMU OTİZM Mİ, ÜSTÜN ZEKÂ MI?
Asperger sendromu aynı zamanda dahi hastalığı olarak tanımı yapılan, nörogelişimsel bir farklılıktır. Dahi hastalığı denmesinin sebebi ise, asperger sendromlu çocukların ilgilendikleri konu hakkında derinlemesine bilgi edinmek için gösterdikleri eğilim ve bireysel çabaları onların bu alanlarda gelişmesini desteklediği içindir.
Eğitim desteğinin yanında, doğuştan yetenekli oldukları tuhaf ilgi alanları konusunda yönlendirilirlerse iyi bir akademik başarı gösterebilirler. Yine ailenin ilgisi, eğitimde öğrenilen becerilerin günlük hayata aktarılmasında süreci olumlu etkilemektedir. Ayrıca, günlük kullanılan basit sosyal cümleler (“Günaydın”, “Teşekkür ederim.”, “Oyununuza katılabilir miyim?” gibi) öğretilmeli ve kullandığı sosyal becerileri için tebrik edilmelidir (“Bana yardım etmen işimi kolaylaştırdı.” gibi). Ek olarak deyimler, mecazlar, atasözleri de öğretilmelidir. Bu beceriler, konuşma ortamında yabancı hissetmemesi ve rahat olması açısından çocuğa alan sağlar. Sosyal hikâyelerle sosyal durumlar karşısında bilinci artırılmalı (gündelik basit yaşamsal şeyleri hikâyeleştirmek; parkta oyun oynayan çocuklara katılmak için önce “Merhaba” diyen ve sonra “Ben de oynayabilir miyim?” diyen bir çocuğun hikâyesi üzerinden gündelik basit yaşamsal süreçleri hikâyeleştirmek gibi) ve sosyal mesafeyi nasıl kurması gerektiği öğretilmelidir.
Erken yaşlarından itibaren ilgi duydukları konular hakkında derin ve zengin bilgi birikimi ile gelişimlerine devam eden çocukların, ilerleyen yaşlarda akademik olarak gösterdikleri performanslar onların özel ve dahi olmasını da kaçınılmaz kılar.
Tüm dünyada sayıları oldukça fazla olan bilim ve sanat alanında başarılı asperger sendromlu ünlü isimler olduğu da biliniyor. Zekâları normalin altında olmayan aspergerlilerin genellikle de zekâsı normalüstü çıkıyor. Albert Einstein, Isaac Newton, Ludwig van Beethoven, Mozart gibi tarihe damgasını vurmuş bilim ve sanat dünyasından çok sayıda ünlü isme de asperger sendromu teşhisi konulduğu biliniyor.