Bağımlılığa çare: Sosyal medya detoksu
Günümüz sorunları arasında en belirgin noktada ‘sosyal medya paylaşımları’ olduğunu söyleyen uzmanlar, bu paylaşımların zaman içerisinde bir ihtiyaç halini almasının birtakım olumsuz durumların belirtileri olabileceğine vurgu yapıyor. Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, çevrimiçi paylaşım yaparken aslında bizi bu davranışa sürükleyen ve sürekli paylaşım yapmaya yönelten hissin ne olduğunu anlamlandırmaya çalışmanın farkındalık kazanmamız açısından önemli bir yer tuttuğunu ve bu bağımlılığın yönetilebilirliğini ifade ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, sosyal medya paylaşımlarının bir ihtiyaç haline gelmesiyle ortaya çıkan sorunları ve sosyal medya bağımlılığına karşı neler yapılması gerektiği hakkında bilgi verdi.
Yoğun sosyal medya psikolojik tetiklenmeye sebep olabilir
Neredeyse özel hayatımızın kalmadığını ve sosyal medya platformlarında her an her bilginin paylaşılmasının psikolojik bir zeminin tetiklenmesine sebep olduğunu belirterek sözlerine başlayan Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “2021 verileri ile birlikte sosyal medya kullanımının dünya nüfusunun neredeyse yarısını kapsadığı biliniyor. Pandemi dönemi ile birlikte ilgili platformlara karşı yoğun bir talep oluşmaya başladı. Bu durumda da telefonlara gerek kalmadan yazılı, sözlü ve görsel olarak neredeyse tüm görüşmeler ve bilgi paylaşımları yapılabiliyor. Bunun yanı sıra sosyal medyanın kültürel etkileşimler, toplumsal paylaşımlar, genel kültür edinimi gibi bazı olumlu etkileri olsa da görünmeyen olumsuz kısımlara da bakmakta fayda var. Görünmeyen ikinci tarafta daha çok sosyal medyaya karşı bağımlı olmuş ve gününün büyük bir çoğunluğunu bu tarz platformlarda paylaşımlarla geçiren, işlevselliğinde azalma olan bireyler bulunuyor” dedi.
Ödüllendirilmişlik duygusu sosyal medyada bağımlılık yaratabiliyor
Çevrimiçi paylaşımlar yaparken aslında bizi bu davranışa sürükleyen ve sürekli paylaşım yapmaya yönelten hissin ne olduğunu anlamlandırmaya çalışmanın bazı farkındalıklar kazanmamız açısından önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Çekin, “Yaptığımız paylaşımların önemli bir kısmı, beynimizin haz bölgesini tetikliyor ve bu durum bizi sürekli paylaşım yapmaya sevk ediyor. Haz, beynin ödül mekanizmasını tetikleyerek dopamin salgılanmasına sebep olurken dopamin de beynin içerisinde ‘ödüllendirilmişlik duygusu’nu aktive ediyor. Dolayısıyla kişi her paylaşım yaptığında yaşadığı anlık tatmin hissiyle birlikte ‘paylaşım yapmaya devam et’ algısını oluşturuyor. Sürekli ve hızlı şekilde salgılanan dopamin miktarıyla beyin içerisinde yeni bir normal algısı oluşuyor ve eski yaşanmışlıklar kişiye yeterince haz vermemeye başlıyor. Böylece paylaşım yapma arzusu giderek artıyor. Aslında bu durum da beynimizdeki ‘bağımlılık’ kavramına denk düşüyor. Gönderilerin ikinci şahıslar tarafından birçok kez paylaşılabilmesi, takipçi ve beğeni sayılarının artması gibi sebepler, kişide yoğun bir tatmin olma duygusu oluştururken bireyin bu unsurlar üzerine koyduğu hedeflere ulaşabilme oranları ve sosyal medya platformlarında vakit geçirme isteğini de pekiştiriyor. Sürekli tüketim bir süre sonra mutsuzluğu beraberinde getirirken kişi birtakım sorunlar yaşayabiliyor. Sosyal medya bağımlılığı gelişmiş kişi, sosyal medyada vakit geçiremediği için daha mutsuz ve keyifsiz hissederken, iş, aile ya da sosyal çevreyle vakit geçirmekte zorlanabiliyor ve ne yazık ki hayata adapte olma konusunda güçlük yaşayabiliyor.” açıklamasında bulundu.
Paylaşım yaparken ‘hak ihlali’ göz önünde bulundurulmalı
Çoğu kez dış dünyaya karşı sergilediğimiz sahte bir imaj ile öz değer duygusu, narsisizm, hayranlık uyandırma ihtiyacı, düşük benlik saygısı gibi birçok noktanın tatmin edilmeye çalışıldığını söyleyen Çekin, “Beğenilmeyi önemseyen bir birey, sırf beğeni alabilmek için paylaşım yaparken; partnerinden ayrılan bir birey sadece o kişi görsün mantığıyla bile sürekli paylaşım yapar hale gelebiliyor. Özellikle çocuklarla ilgili yapılan paylaşımların kötü niyetli bazı insanlar tarafından farklı amaçlarla kullanılabileceği göz önünde bulundurulması gereken en önemli noktalardan biri. Yine bireyin kendi hak ihlali de bu süreçte söz konusu olabiliyor. Dolayısıyla ebeveynlerden çocuklarının paylaşımlarını yaparken öncelikle bu fotoğrafların farklı amaçlarla kullanılabilecek olma tehlikesini ve ‘Çocuğum acaba ilerleyen yaşlarda bu paylaşımları onaylar mıydı?’ sorusunu ve ihtimallerini düşünmeleri çok önemli.” şeklinde konuştu.